Tuesday, January 31, 2006


Benim İrlanda Ekmeğim
Sibel'in blogunda görünce hemen denemek istedim bu tarifi. Mayalanmasını beklemek gerekmiyordu. Akşam yemeğini hazırlamaya başladığımda evde hiç ekmek kalmamış olduğunu görüp, hazır almak yerine bu tarife göre yapayım yemek pişene kadar ekmeğimizde hazır olur diye düşündüm kollarısıvayıp hemen çarçabuk yapıp atıverdim fırına. İyi ki de öyle yapmışım. Çok lezzetli ve pratik bir ekmek oldu. maya süresini beklemek gibi bir durum yaşamadan nefis ev yapımı, tertemiz, içimize sinen ekmek yedik yemekle birlikte. Ben zaten sıklıkla kendim yapıyoru ekmeğimizi. Bu değişik bir ekmek oldu. Aslında kahvaltıya daha çok yakışacağını düşündüm. Üzerine mis gibi tereyağı tereyağı sürüp afiyetle yenebilir. Teşekkürler Sibel. Tarifi kısaca anlatayım. Ama dediğim gibi ben "Sibel'in kahvesi"nden aldım.
Malzemeler:
800 gr un
600 ml ayran
1 yemek kaşığı tuz
1 yumurta
1 tatlı kaşığı karbonat
1 paket kabartma tozu
Yapılışı:
yumurta mikser yardımı ile çırpılır. İçerisine diğer malzemeler katılarak çırpılmaya devam edilir. Daha sonra el ile iyice yoğurularak pürüzsüz bir şekle getirilir. Hamur ele yapışan bir hamur oluyor. Yuvarlak bir tepsiye konulup (26cm çapında) 200 derecede ısıtılmış ve içerisine ayrıca sıcak su dolu bir kap oturtulmuş fırında yaklaşık yarım saat pişirilir. Piştikten sonra ben fırından alır almaz üzerine biraz yağ sürdüm ki yumuşak olsun. gerçektende yumuşacık oldu.

Monday, January 30, 2006



NEFİS TATLI

Bu akşam eşim için bir tatlı yaptım. Geçenlerde nette gezinirken bir tatlı tarifi dikkatimi çekmiş not etmiştim. Doğrusu nereden not ettiğimi hatırlayamadım. Kaynağı belirtemiyorum özür diliyorum. Bende zaten kendime göre değişiklikler yaparak uyguladım tarifi. Kesinlikle yapmanızı öneririm. Gerçekten hem yapımı kolay ve zahmetsiz hemde tadi çok güzel. Puf puf bir tatlı. Eşim sütlü tatlıları yemiyor. Bu tatlıyı çok severek yedi. Hmmm hanım sen hep yap bu tatlıdan diyerek beğenisini dile getirdi:) Resimin karanlık çıkması yanıltmasın son derece şık bir tatlı olduğunu belirtmeliyim. Şerbetli kolay bir tatlı yapmak isterseniz ideal diyor ve tarifi yazıyorum.

  • Malzemeler
    3 yumurta
    1 çay bardağı toz şeker
    1 çay bardağı yoğurt
    1 çay bardağı sıvıyağ
    2 paket kabartma tozu
    1 paket vanilya
    biraz limon kabuğu rendesi
    3 çay bardağı un
    3 çay bardağı irmik

    Şerbeti İçin
    4 su bardağı su
    4 su bardağı toz şeker
    1\4 limon suyu
    Yapılışı: Önce şerbeti hazırlayalım. 4 su bardağı su ve 4 su bardağı şekeri kaynatıp, kaynadıktan sonra 1\4 limonun suyunu sıkıp 2-3 dakika daha kaynatıp soğumaya bırakalım. Daha sonra yumurtalar şekerle birlikte iyice çırpılır. İçerisine yoğurt ve sıvıyağ eklenip biraz daha karıştırıldıktan sonra un, irmik, kabartma tozu, vanilya karıştırılır. Limon kabuğu rendesi ilave edilir. Önce margarin ile yağlanıp eker serpilmiş tepsiye dökülerek düzeltilerek yayılması sağlanır. 180 C fırında yaklaşık 15 dakika pişirilir. Piştiğini almamak için kürdan testi yapmakta fayda var. Benim fırınım Midi fırınlardan o nedenle ben fırınımın tepsisini kullandım. Tam geldi. Biraz yayvan bir kek gibi oluyor. Çok kabarmamış olması korkutmasın. Daha sonra iki kat olacak J Daha önceden hazırlamış olduğumuz soğuk şerbet fırından çıkan tatlının üzerine dökülür. Şerbetinin iyice çekmesi ve tatlının soğuması beklendikten sonra tatlıdan bir yuvarlak kalıp veya bardak yardımı ile yuvarlaklar çıkartılır. Bu yuvarlakların kenarlarından kalan tatlı parçaları (ben yaklaşık tatlının 3 te 1 ini de bu miktara dahil ettim) bir kaba alınıp 2 yemek kaşığı kakao ve 2 yemek kaşığı Hindistan cevizi eklenerek karıştırılır. Bu kakaolu karışım beyaz yuvarlak tatlı dilimlerinin üzerine sürülür. Afiyet olsun

Friday, January 27, 2006



GEÇEN HAFTA

Ne haftaydı.....çok şükür bitti. Bu haftayı en zor kılan yaklaşık 4 aydır süren doğum iznimin bitmesiyle yeniden işe başlamam oldu. Yoluna koymam gereken o kadar çok şey varki hala. Düşündükçe içimde korkular beliriyor ve herşeyi elime yüzüme bulaştırma ve yetiştirememe paniğini yaşıyorum. Bu durum uykularımdan etti beni. Hoş uyumak istesem bile bebekler izin vermiyor. Bebeklere henüz bakıcı ayarlayamadık. Evim işime oldukça yakın ve en rahatlatıcı şey öğrencilerimizin bu hafta itibarı ile sömestr tatiline girecek olmaları. Mart ayına kadar nispeten daha rahatım. Bütün bunların içinde en mutlu olduğum konu işimi çok özlemiş olmam. Evde uzun süre otumak bana göre değil. Ev ziyaretlerinden hoşlanmıyorum. Çocuklar küçük ve havalar soğuk olunca evde mahsur kalmıştım. Çok özlemişim arkadaşlarımla sohbetler edip yapmayı planladığımız çalışmalardan konuşmayı. Gizli gizli kimsenin henüz yapmayı düşünmemiş olduğu araştırmaları yapma fikirlerini en yakın arkadaşlarla fis kos konuşmayı ve gülmeyi. Çektiğim vicdani rahatsızlık bebekleri evde bırakıp işe gidiyor olmaktan geliyor. Sanki ilk kez başıma gelmişçesine iyi anne olmadığım kaygısı kapladı bile içimi. Sanırım lohusalık depresyonu hala geçmedi. Kaçamak yaparcasına net'e bakabiliyorum. Ama en zoru bu haftaydı sanırım. O da çok şükür bitti. Yüzümüzün akıyla. Evimin hiç bir ihtiyacını ertelemedim. Hatta eşimin akşam çaylarının yanına mutlaka eşlikçi bir iki şey bile yapabildim.:) ÇOK YORGUNUM ÇOOOOKKKK:)

Thursday, January 26, 2006


KABAKLI UYDURUK BONBON
Geçenlerde yaptığım kabak tatlısını yemekten usanıp, artık yüzüne bakmaz olduğumuzu farkedince elde kalan son kabak tatlılarından böyle uyduruk bir bonbon yaptım. Doğrusu çok lezzetli oldu. Tadı da aynı cezerye gibiydi. Nasıl mı yaptım. Çok kolay.......
Malzemeler:
  • Elde mevcut kalan kabak tatlısı:) (bende yaklaşık 1 tabak vardı)
  • 1 paket kakaolu petit beurre bisküvi
  • 1 adet çikolatalı gofret
  • 1 çay bardağı kırılmış fındık veya ceviz
  • 2 yemek kaşığı cindistan cevizi içine
  • 1 çay bardağı kadar hindistan cevizi (dış kaplaması için)

Yapılışı:

Kabak tatlıları bir çatal yardımı ile ezilir. Bisküviler rondo'da un haline getirilir. Çikolatalı gofret rondoda ufalanır.Bütün malzemeler karıştırılarak yuvarlanıp bonbon haline getirilir ve hindistan cevizine bulanır. İstenirse kürdan saplanıp servis yapılır. Afiyet olsun

Sunday, January 22, 2006

SAĞLIKLI BESİN: BALIK

Kuş gribi yüzünden tavukyiyemiyoruz. İleride kolestrol problemi yaşamamak için de kırmızı et tüketimini minimalize etmiş durumdayız. Bu durumda sofralarımızın baş tacı konumuna Balığı oturttuk. Bizim bugün masamızı süsleyen balık "Tirsi" balığı ızgarada enfes oldu doğrusu. Yanında da güzel bir yeşil salata "evet bugün sağlıklı beslendik"dedirtti hepimize. Haydi daha çok balık tüketelim daha sağlıklı proteinlenelim:)

Saturday, January 21, 2006


PİRİNÇ ÇORBASI
Hep pasta ve tatlı tarifleri olmaz tabiki bu kez kendi icadım olan ya da en azından benim öyle olduğunu düşündüğüm :) bir çorba tarifi eklemek istiyorum. Çocuklar küçük olunca çorba yapmak bir zorunluluk. Yeterli derecede vitamin ve protein almalarını sağlamakta çok önemli. BU nedenle genellikle çorbalarımı yaparken ya et ya da tavuk haşlayarak onun suyu ile çorbaları yapmayı tercih ediyorum. Ancak bu günlerde kuş gribi nedeni ile tavuk tüketimini askıya alınca et suyu iyice gözdemiz oldu. eti haşlarken düdüklü tencere kullanıyorum. Etin yanısıra içine irice küplere kesilmiş 1 er adet patates, havuç, 1 bütünhalde kurusoğan (bu soğanı daha sonra çıkarıyorum), 3 diş sarımsak ekleyerek haşlıyorum. Bazen sadece bu şekilde haşlama olarak tüketiyoruz bazende değişik çorbalar yapıyorum. Pirinç çorbası işte onlardan bir tanesi
Malzemeler:
Yukarıda anlattığım şekilde haşlanmış 6 su bardağı et suyu
Et suyu ile birlikte pişmiş olan patates, havuç ve etin taneleri
1 su bardağı pirinç
1 yemek kaşığı salça
2 yemek kaşığı sıvıyağ (ben fındık yağı kullanıyorum)
yarım demet maydanoz
Yapılışı:
Kemikli et (veya sadece ilikli kemik) iyice yıkanıp düdüklü tencereye konulur. 1 adet patates ve havuç iri küp şeklinde doğranıp içine atılır. 1 adet kurusoğan bütün halinde konulur 3 diş sarımsak ayıklanıp ilave edilir. Üzerini örtecek hatta birazda geçecek şekilde su ilave edilip pişirilir. Başka bir tencerede iki yemek kaşığı sıvıyağ ile salça karıştırılır. Üzerine kaynar et suyu içindeki malzemeler ile konulur (kemikleri varsa ayıklanmalı). Pirinç eklenir. Tuzu ilave edilerek,pirinçlerin pişmelerine yakın da doğranmış maydanozlar eklenir.
İçindeki patates ve havuç taneleri ile oldukça besleyici ve lezzetli bu çorbayı yapmanızı kesinlikle tavsiye ediyorum. Eşim bu çorbayı ne zaman yese "çorba içtiğimi anlıyorum" diyor. Denerseniz şimdiden afiyet olsun:)

Thursday, January 19, 2006

EVLİLİK YILDÖNÜMÜ
Canımın özü, birtanem ile evlilik yıldönümümüz. :) Geçtiğimiz yıl bize minik Duhan'ımızı getirdi.Dilerim ki bu yılımız da sağlık, mutluluk ve başarılar getirsin. Acısıyla, tatlısıyla, kavgaları, barışmaları, muhabbetleri ile evliliğimizde bir yılı daha geride bıraktık. Nice mutlu yıllara birlikte erişebilmeyi diliyorum.:)

BAYRAMLIK İKRAM
İşte bayramda şeker ikram etmek yerine, misafirlerime sunmak için yaptığım sultan lokumları. Tarifi Portakal Ağacı'ndan aldım. Tarife yazılan yorumları okuyunca yapmaya biraz korksamda "hadi cesaret" diyerek yaptım. Sonuç hiçte korktuğum gibi olmadı. tersine ben çok kolay yapıldığını düşündüm. Tek zor kısmı ise yuvarlama aşaması oldu benim için. Neyseki çok lezzetli ve görünümü oldukça şık lokumlarım oldu. Bütün misafirlerimde çok beğendiler. Tariften farklı olarak ben yuvarlarken içlerine bütün fındıklar yerleştirdim. Tarçını da muhallebiye kattım. Tarifi ayrıca yazmayacağım. Çünkü aşağıdaki linki tıklayarak tarifin orijinaline ulaşabilirsiniz. tekrar teşekkürler Hatice :=)http://www.portakalagaci.com/oburcuk/2004/01/sultan_lokumu.html

İŞTE EKMEĞİM
Ekmek denemelerim tam gaz devam ediyor. Bende adeta takıntı haline gelen çocuklarımı doğal ve temiz besleme çalışmalarımın en son durağı olan ekmeğimizi evde yapma fikri ile pek çok deneme yaptım. Bu denemelerim giderek daha güzel ve lezzetli ekmeklere dönüşmeye başladı. Hatta artık dışarıdan ekmek almak istemiyoruz. Gerçi bebeklerden fırsat bulup ekmeği yapmak zor olsa da gerçekten bütün emeklere değdiğini düşünüyorum. özellikle bazı ekmek fırınlarının temizliğini!!! gördükten sonra.Benim bu ekmeğim kepekli unla normal beyaz un karışımı ve inanın harika oluyor. Benim gibi ekmek yapmaya istekli ama biraz da korkuyor iseniz "hiç korkmayın hemen kolları sıvayın ve yapın pişman olmayacaksınız" derim. Ben tarifi Söke Un'un kepekli un paketinin arkasından alarak yaptım.KEPEKLİ EKMEK1 buçuk tatlı kaşığı aktif kuru maya1 buçuk su bardağı ılık su1/2 su bardağı zeytinyağı1/2 su bardağından biraz az pekmez2 buçuk su bardağı normal beyaz un2 buçuk su bardağı kepekli un(tarifte ayrıca çekirdek içi, keten tohumu, haşlanmış mısır taneleri vardı ama ben kullanmadım)öncelikle yarım su bardağı ılık su içerisine mayayı koyup eriyip kopürmesini sağlıyoruz. Diğer tarafta bir kabın içerisine pekmezi, 1 su bardağı ılık suyu, sıvıyağu ve erimiş olan mayayı katıp miksele iyice karıştırıyoruz. Bunun içerisine daha sonra unun 1 bardaklık kısmını da ilave edip yine mikserle karıştırıyoruz. Bundan sonrasını elle yoğurmak gerekiyor. Unun kalan kısmını ve kepekli unu da ekliyor iyice yoğurmaya başlıyoruz. Hamurun iyi yoğurulması önemli. Yaklaşık 15 dakika kadar elle yoğurduktan sonra yuvarlayıp mayasının gelmesi içinhafifçe yağlanmış bir kaba koyarak üstünü temiz ve nemli bir bezle örterek ılık bir ortamda mayasının gelmesini bekliyoruz. Yaklaşık 1 saat sonra hamur iki katına çıkıyor. Hamur kabardıktan sonra bir kez daha hafifçe yoğuruyor ve hamuru istediğimiz şekillere getirerek fırın kabına alıyoruz. Bu kez 1 buçuk saat bekliyoruz. Hamur yeniden kabarıyor. 180 C fırında 35 dakika kadar pişiriyor ve fırında alıyoruz. Üzerine yağ sürüyouz ki üzeri yumuşacık olsun. 5 dakika da fırın kabında soğumasını bekleyip alıyor ve afiyetle yiyoruz.Umarım dener ve beğenirsiniz. Ben şimdi Sibel'in Kahvesinde anlatılan nohut mayalı ekmeği yapmayı düşünüyorum. Nohut mayasını kurup en kısa zamanda deneyeceğim.

ACUKA veya ACIKA
Geçenlerde gittiğimiz markette eşim hala kırmızı biber olduğunu görünce dayanamayıp 2 kg aldı. "Acuka istiyorum. Yapar mısın?" deyince hemen kolları sıvadım. Resimlerim hala çok kötü çıkıyor. EEE tabi fotografla ilgili hiç bir deneyimi olmayan hatta resim çektirmekten bile hazzetmeyip, mümkünse fotograf çekilirken birşeyler bahane ederek kaçan BEN şimdi sürekli birşeyler çekmeye çalışıp güzel görüntüler yakalamaya uğraşıyorum. Ancak sanırım bu kez de fotograf makinesi benden yılların intikamını alıyor. :) Neyse gelelim tarife: Ben kendi yaptığım ölçülere göre anlatayım, gerekli görüldüğü takdirde miktarın oranları azaltılarak ta yapılabilir :
2 kg dolmalık kırmızı biber
150 gr çemenlik baharat ( aktarlardan bu adla temin ediliyor)
1 su bardağı zeytinyağı (margarin de kullanılıyor fakat ben zeytinyağı kullandım çok güzel oldu)1 su bardağı mısır unu
2 su bardağı çekilmiş fındık veya ceviz
3 büyük baş ezilmiş sarımsak
tuz
yapılışına gelince..... Öncelikle mısır unu bir teflon tavaya konulup rengi biraz dönünceye kadar kavrulur. Daha sonra fındık veya cevizler de aynı şekilde 5 dakika kadar yağsız olarak bir teflon tavada kavrulur ve soğumaya bırakılırlar. Sarımsaklar ayılklanıp rondodan geçirilerek ezilir. Yıkanıp temizlenen ve iç çekirdekleri ayıklanan biberler bol su dolu büyükçe bir tencereye konulup yaklaşık 20 dakika kadar pişinceye kadar haşlanır. Süzülerek robotta iyice püre gibi olana kadar çekilir. Ayrı bir tencerenin içine alınır ve içine mısır unu, fındık, zeytinyağı, sarımsak ve tuz konulup karıştıra karıştıra biraz kaynatılır. Ben bu aşamada yaklaşık2 su bardağı kadar da sıcak su ekleyip kaynattım. Sanırım biberler artık yazın olduğu kadar sulu değiller.Tencere ateşten alınır ve soğuduktan sonra kavanoza konulur.


YENİ YIL KURABİYELERİ

Yeni yılınız kutlu olsun :)Tüm dileklerinizin gerçekleştiği, huzurlu, mutlu, sağlıklı ve başarılarla dolu, umutlarınızın hep yeşererek çoğaldığı bir yıl diliyorum.Biliyorum biraz geç oldu ama ben de yeni yıl kurabiyelerimi göstermek istedim :) Bu kurabiyeleri cuma günü oğlumun okulunda arkadaşları ile yaptıkları "yeni yıl partisi" için hazırlamıştım. hepsi çok severek yemişler. gerçekten de görüntüleri çok şeker olmuştu.
Ben yaparken her zaman yaptığım zencefilli kurabiye tarifim ile yaptım ama bence ısrarla zencefilli olmalarına hiç gerek yok her türlü kurabiyede bu süslemeler harika dururlar. Siz yeterki zaman ayırabilin. Üstelik illede yılbaşını beklemek gerekmiyor, çocuklar inanılmaz mutlu oluyorlar.
Malzemeler
1/2 su bardağı zeytinyağı,1 su bardağı esmer şeker, 1 çay bardağı pekmez, 1 yumurta, 1 paket kabartma tozu, 1 fiske tuz, 1 yemek kaşığı toz zencefil, 1 tatlı kaşığı tarçın, 3-4 adet ezilmiş karanfil, aldığı kadar un(yaklaşık 3 u bardağı kadar)
Hamur yoğrulduktan sonra streç film arasına konup merdane ile yaklaşık 1/2 cm kalınlığında açılıp kalıplarla kesilir ve 175C önceden ısıtılmış fırında 15 dak. pişirilir. Sizin fırınınızın ayarına göre pişme süresi değişebilir. Fırından aldıktan sonra iyice soğuması beklenip üst glazür ile süslenir. Burada dikkat edilmesi gereken nokta kurabiyeler pişerken fırında çok kalırsa kuruyabiliyorlar. Kurumadan çıkarmak lazım. Süslemeleri yaparken ben gıda boyaları kullandım. Ama bu boyaları birkaç toz zerresi halinde serperek kullandım. Eğer sizde gıda boyası kullanacaksanız çay kaşığının ucuyla falan koymayın çok fazla geliyor. Emin olun bu kurabiyeleri boyamak çok güzel bir rahatlama sağlıyor. Hele çocuklarınız bu boyama işinden çok keyif alıyorlar. Tecrübe ile sabittir :)
Süslemeleri için: 1 yumurtanın beyazı ile 1 su bardağı pudra şekeri mikser ile iyice çırpılır. Birkaç damla limon suyu sıkılır. İstenirse gıda boyaları ile renklendirililerek kurabiyelerin süslemesinde kullanılır.Ya da bu haliyle beyaz süslemeler yapmak mümkün. glazürü çok kalın sürmezseniz kısa sürede kuruyorlar. Ben süslerken kürdan kullandım.

Wednesday, January 18, 2006

BEBEĞİM GELDİ HOŞ GELDİ:)
sevgili minik patiklerin sayfasını aylardır zevkle takip ediyorum. Hemen hemen aynı zamanlarda doğum yaptık minik patikler ile. Hissettiği pek çok şey çoğu zaman benim hissettiklerim ile aynı ya da çok benzer şeylerdi. Benim minik mucizem de 25 Kasım 2005 Cuma günü aramıza geldi nihayet çok şükür :) Bu benim 3. doğumum olduğu için aslında tecrübeli olmalıydım ancak hiçte öyle olmuyor. Büyük heyecan duyuyorsunuz. Ben de bu sayfayı okuyanlardan hamile olanlar varsa onlara belki bir faydam olur diye kendi tecrübelerimi yazarak ilk mutfak sohbetine girmek istedim.
Hamile olduğumu ilk öğrendiğimde şoke olmuştum. Pek hazırlıklı değildim doğrusu. Hem daha yeni doğum yapmıştım. O günlerde öğrendim ki emzirmek sizi yeni hamileliklere karşı korumuyormuş :) Bebeğim 7. ayındaydı ve ben henüz kendimi tam toparlayamamış, istediğim kiloya bile inememiştim. içime düşen bir kurtla tahlil yaptım ve sonuç pozitif çıkınca ne yapacağımı ne düşüneceğimi bilemedim. Şaşkınlığımızı kısa sürede atıp karar verdik eşimle bebeğin doğmasına karar verdik. ikisi beraber büyürler dedik. (Büyük oğlum 11 yaşında olduğundan onu dahil etmedim). Bu sefer hamileliğim biraz daha zor geçti. 1 yıl üzerine ikinci sezeryan ameliyatı beraberinde birtakım riskleri de getirebilirmiş. Çok şükür bizde getirmedi. Mümkün olan en sağlıklı şekilde doğuma gittik. Tabi biraz erken alındı bebek. herkesin bir doğum hikayesi vardır. Erkeklerin bitmek bilmez askerlik anıları gibi bizkadınların da doğum hikayeleri anlatmakla bitmez.
Rutin kontrollerde gittiğim doktorumuzla görüşmelerimiz sonucunda doğumun 25 Kasım günü olmasına vermiştik. Oldukça ilgili ve iyi bir hekim. Son görüşmemizde ameliyata girerken bekleme odasında beni çok bekletmemelerini rica etmiştim. Oranın gerginliği beni çok rahatsız ediyor. 24 Kasım günü öğleden sonra hastaheneye yatırdılar beni. Bazı kontroller ve tahliller yapılacaktı. Odama girdim. Valizimi yerleştirdim. Heyecanlı ve gergin geçen bir gecenin ardından sabah 8 de adımın anons edildiğini duydum. Hazırlanmam için beni çağırıyorlardı. açıkçası o kadar erken bir saatte beklemiyorduk ve henüz eşimde yanımda değildi. Korku ile ameliyathaneye hazırlanmak üzere alt katta bulunan doğumhaneye indirdiler beni. Hastahanede tadilat yapıldığı için doğumhanenin iki odasını ameliyathaneye dönüştürmüşler. Hemşire önce steril ameliyat önlüğünü giydirdi. Sonra sonda taktı. O sırada doktorumun geldiğini gördüm. İçim o kadar rahatladı ki anlatamam. Sanki babamı görmüş gibi sevindim. Güleryüzle karşıladı beni ve bebeğine hemen kavuşuyorsun dedi. saat 8.30 da ameliyat odasına aldılar. Benim aklım eşimdeydi. Onu görememiştim. Helalleşemedim diye düşünmeye başladım. Aklım karmakarışık ve korkularla dolu ameliyat masasına geçtim. Anestezi hekimi çok içten ve sevimli tavrıyla korkumu gidermeye çalıştı. Espriler yapıyorlar, hemşireler ile beni konuşturmaya çalışıyorlardı. Bunda sanırım o anda gözlerimden içimden okuduğum dualarımla dökülen yaşlarımın da etkisi vardır. "Allahım ne olur bebeğimi sağlıkla kucağıma alayım." O sırada elime intraketler takıldı göğsüme kalp atışlarını takip etmek için olduğunu düşündüğüm pullar yapıştırıldı ve göğsümden aşağısını görmemi engelleyecek perde çekildi. Karnım buz gibi bir ilaçla yıkandı. bu işlemleri doğumdan önce yapmalarının sebebi narkoz verildikten sonra o gazların bebeği çok fazla etkilememesi için hemen almaları gerektiği içinmiş. Doktorum "hocahanım hadi size iyi uykular bize de kolaygelsin." dedi ve ben gerisini hatırlamıyorum. Epidural anestezi olmadım ben genel anestezi ile uyuttular. Uyanması biraz zor oluyor. uyandığım zaman ilk sorduğum soru "bebeğim sağlıklı mı?" oldu. hemşire "çok tatlı ve sağlıklı bir bebeğiniz oldu hiç merak etmeyin" deyince nasıl rahatladım anlatamam. Odama çıkardılar beni eşim ve bir aile dostumuz ablamız beni odada bekliyorlardı. Benim bulunduğum şehirde hiç akrabam yok. Annemi geçen yıl kaybettim. kızkardeşim İstanbuldan gelecekti ama ancak akşam yanımda olabildi. Görümcem de İstanbul'dan geldi ama o da evde çocuklarla ilgilendi. Dolayısı ile biraz gariban bir karşılamaydı odamıza gelişimiz ama sağlıkla kurtulmuştuk ya çok mutluydum. Bebeğimi görmek istedim hemen. kıpkırmızı suratlı minnacık bir bebek. Allahım çok şükür. Hemen emzirmek istedim. Çünkü o ilk emzirmenin ne kadar önemli olduğunu biliyorum ve o ilk sütten bebeğimin hemen almasını istedim. İşte o ilk emzirme anı çok özel. Yaşanması lazım. Dilerim isteyen herkes yaşasın bu büyük ve anlatılamaz sevgiyi.
Bu gecelik bu kadarını yazayım sonra devam ederim.