Monday, November 27, 2006

İyiki Doğdun DUHAN



25 Kasım en küçük oğlum Duhan'ın 1. doğumgünüydü. O gün telaştan ve yoğunluktan yazamadım. Ancak şimdi yazabiliyorum. O gün yani cumartesi akşamı Duhan'ın (ya da Efe'nin deyişiyle Duhduh'un) doğumgününü kutlamaya gelen konuklarımız vardı. Onlar için hazırladığım sofraya yer vermek istedim. Gerçi sofranın en son halini çekmek kısmet olamadı ama 2 küçük bebekle işim pek kolay değildi doğrusu. Normalde de misafir geleceği zaman pek telaşeli olan ben, eteğimde ağlayan ve kucak isteyen bebeklerle işlerimi daha da bir yetiştiremez haldeyim. Sonuçta güzel bir akşam geçirdik.
Canım Duhan'ım varlığınla hayatımız daha da anlamlı oldu. İyiki geldin. Dilerim ömrün hep mutluluk ve başarılarla dolu geçsin. Yüzün hep gülsün anneciğim. Sizi (seni ve ağabeylerini) çok seviyorum. :))
Misafirlerim için hazırladıklarım:
Renkli patates topları
Katlı poğaça
Islak kurabiye
Kıymalı börek
Kısır
Yaşpasta

Thursday, November 23, 2006

Havuçlu Bulgur Pilavı


Dün akşam okuldan eve geldiğimde canım bulgur pilavı çekti. Çocukluğumdan beri bulgur pilavını çok sevmişimdir. Şöyle yanında güzel bir de turşu varsa deymeyin keyfime. Başka yemek aramam. Çabucak olsun istiyordum. Nitekim öyle oldu. Diğer yemekler pişene kadar pilavım demlendi. Sonuçta tam aklımdaki gibi bir pilav yedim. İçerisine sadece rendelenmiş havuç koydum. Çocuklar çok severek yedi.
Malzemeler:
1 kase iri bulgur
yarım çay bardağı sıvıyağ
1 yemek kaşığı tereyağ
1 adet havuç (ben irice kullandım)
1 yemek kaşığı domates salçası
1 çay kaşığı tuz
2 kase sıcak su
Yapılışı:
Yağı tencereye koyup üzerine rendeleniş havuçları attım. Havuçların rengi biraz dönünceye kadar kavurdum. Salçayı ilave ettim ve yıkanmış bulguru koydum. Ben tereyağını yanmış sevmediğim için bu aşamada koyuyorum. Tuzunu ekleyip suyunu ilave ettim. Ocağı iyice kısık ateşe alıp pişirdim. Hepsi bu. Yanında turşu hmmm çok güzel :)

Sunday, November 19, 2006

Rulo Poğaça ve Fındıklı Kurabiye




İşte bu akşam yaptığım fırından sıcak sıcak tarifler. Eşim son günlerde 5 kilo verdiğini söyleyince dayanamadım. Bu akşam için yemek sonrası televizyon seyrederken yemesi için yaptım bu iki tarifi. ( hoş şu anda televizyonda izlenmeye değer tek bir program bile yok maalesef). Hem kolay ve pratik hemde evdeki malzemelere göre yapak istedim ve bu ikisi ortaya çıktı. Biz her ikisinide çok sevdik. Gerçi daha öncedende yaptığım tariflerdi ama sizlerle de paylaşmak istedim. Çayın yanına da pek yakıştılar. ilk tarifim peynirli rulo poğaça:

Peynirli Rulo Poğaça:
Malzemeler:
2 yumurta (1 tanesinin sarısı üzerine sürmek için ayrılacak)
1 su bardağı yoğurt
1 su bardağı sıvıyağ
1 paket kabartma tozu
1 tatlı kaşığı tuz
Aldığı kadar un
İç malzemesi:
Arzu edilen her iç olabilir ben peynir- maydanoz ikilisini kullandım.
Tüm malzemeler karıştırılarak ele yapışmayan yumuşakça bir hamur yoğrulur. Hamur ikiye ayrılır. Yaklaşık yarım cm. kalınlığında olacak şekilde dikdörtgen şeklinde elle yayılır. İç malzemesi serilir ve rulo yapılır. Diğer parçaya da aynı işlem uygulanıp tepsiye konulur.Üzerine yumurta sarısı sürülür. 170 derece fırında kızarana kadar pişirilir. Piştikten sonra dilimlere kesilerek servis yapılır. Çok pratik olması nedeni ile eğer vakit probleminiz varsa veya aniden misafiriniz geldiyse bu poğaça kurtarıcı oluyor

Gelelim diğer tarife: Bu da Fındıklı Kurabiye. Bu kurabiyeyi de yıllardır yaparım Şaşmaz tariflerden birisidir. Tavsiye edilir. Ben biraz irice yuvarladım 25 adet oldular. Biraz daha küçük yaparsanız 35-40 adet olabilir. Ağızda dağılan bir kurabiye arıyorsanız, buyrun tarifi:
Malzemeler:
250 gr. Margarin ( oda ısısında)
2 yumurta sarısı (akları üzerine sürülecek)
1 paket vanilya
1 paket kabartma tozu
yarım su bardağı fındık kırığı (içine)
1 buçuk su bardağı fındık kırığı (üzerine)
1 su bardağından 1 parmak eksik toz şeker
Aldığı kadar un
Yapılışı:
Margarin, yumurta ve şeker birlikte iyice karıştırır. Diğer malzemeler de eklenir. Un en son azar azar ilave edilir. Ele yapışmayacak bir hamur olduğunda yuvarlanır ve önce yumurta akına sonra bolca fındık kırığına bulanır. Yağlanmış tepsiye dizilerek önceden ısıtılmış 180 derece fırında hafif pembeleşene kadar pişirilir. (Ben bazen bu kurabiyenin içerisine üzüm de ekliyorum o da çok yakışıyor.)

sodalı börek


Merhabalar arkadaşlar. Sessizliğin ardından yine buradayım. Kaza sonrası kendimizi ancak toparlayabildik. Şimdi çok şükür daha iyiyiz. Bu zor günlerimizde yanımızda olan sevgili ailemize ve yanımızda olan tüm dostlara sonsuz minnetle teşekkürler. Bugün sodalı börek tarifi vermek istedim. Bir çok blogta da değişik tarifler bulmak mümkün. Bu börekler su böreği tadında ve çok lezzetli. Yapılışı zahmetsiz. Kaynak yine annem (kayınvalidem) :))
Malzemeler:
5 yufka
1 şişe maden suyu
4 yumurta
1 su bardağı sıvıyağ
İç malzemesi:
peynir- maydanoz
Yapılışı:
2 yufka yağlanmış tepsiye serilir. Tepsi küçükse yufkalar büzüştürülür. İç malzemesi yayılır. Diğer 2 yufka da serilir. En üste kalan yufka kapak yufkası olarak düzgünce konulur. Dilimlere kesilir. Yumurtalar, maden suyu ve sıvıyağ karıştırılır. yufkaların üzerine dökülür. Böreğin dilimlere kesildiği yerlere minicik tereyağ parçaları konulur (arzuya göre koymayabilirsiniz. Tereyağını kesiklere koyma nedeni böreğin daha iyi içine çekmesi için. Zaten miktar olarak çok az bir yağa tekamül ediyor. bence koyun). Isıtılmış 180 derece fırında pişirilir.

Monday, November 06, 2006

Üzgünüm

Bu günlerde yani yaklaşık 10 gündür oldukça üzüntülüyüm. Eşim araba ile bir kaza geçirdi. Çok şükür ona bir şey olmadı. Gelen cana gelmesin dedik. Eşimin hafif yaralı olarak o kazadan kurtulmasına yürek dolusu şükrettik. O nedenle bir süredir blogumu güncelleyemiyorum. Hepinizden özür diliyorum. Evde işler yoluna girdiği zaman tekrar burada olacağım ama bu sanırım 10 gün daha sürer. Kaza psikolojisini üzerimden atlatmak oldukça zor geliyor. Gecenin bir yarısı gelen bir telefonla kaza yerine gidişim, devrilip perişan olmuş, camları patlamış ve bankette ters duran nazlı kızımı ( arabam benim nazlı kızımdı. Zilli kızım diyordum ona. 11 temmuzda eşim bana bir araba almak istediğini söylemiş ve kendime en yakın hissettiğim arabayı almıştık.) görmüş, eşimi göremeyince ambulansla hastaneye götürüldüğünü öğrenmiş, endişeden ve korkudan deliye dönmüştüm. Ağlayarak hastaneye vardığım zaman eşimin hafif yaralı olarak kurtulduğunu görünce nasıl rahatladım anlatamam. Meğer arabanın önüne köpek atlamış, ona vurmak istemeyen eşim arabanın direksiyonunu kırınca hakimiyeti kaybedip kaza yapmış. Allah kimseye o gece yaşadığım kaygı ve korkuyu yaşatmasın. Trafik kazası gerçekten çok zormuş. Hepinize kazasız günler diliyorum.