Wednesday, January 31, 2007

Tavuk Dolması


İşte gerçekten hem göze hem damağa hitap edebilecek güzel bir davet yemeği. Cumartesi akşamı eşimin amcasının oğlu ve onun eşi bize yemeğe geldiler. Onlar için hazırladığım bu dolmayı hep birlikte çok severek yedik. Yapımı biraz zaman alıyor doğrusu ancak sonuç güzel olunca tüm emeklere değiyor. Benim o akşamki menümde şunlar vardı:
Domates çorbası
Kıymalı Pırasa
Fasulye Pilaki
Sade Pilav
Tavuk dolması
Fırın poşetinde patates
Karışık salata
Tatlı
Diğer yemeklerin tariflerini de ekleyeceğim. Ama önce tavuk dolması:
malzemeler:
  • 1 adet orta büyüklükte kurusoğan
  • yarım çay bardağı sıvıyağ
  • 100 gr. tavuk ciğeri ( ben o gün ciğer olmadığı için kıyma kullandım)
  • 1 tatlı kaşığı salça
  • 1 su bardağı ayıklanıp yıkanmış pirinç
  • 1 su bardağı su
  • 3 yemek kaşığı dolmalık fıstık
  • 1 çay kaşığı karabiber
  • 1 tatlı kaşığı tuz
  • yarım çay kaşığı tarçın
  • yarım çay kaşığı köri
  • 1 çay kaşığı yenibahar
  • 1 adet bütün tavuk

Tavuğu güzelce yıkayıp 1 çay kaşığı kadar tuz atıp elimizle her tarafına tuzu yedirelim. Diğer tarafta iç pilavını hazırlayalım: bunun için fıstıkları yarım çay bardağı sıvıyağda kavuralım. rengi hafif dönünce, kızarmaya baişlayınca soğanı ilave edip kavurmaya devam edelim. Kıymayı ekleyip biraz daha kavurduktan sonra salça, pirinç ve tuz ekleyip yaklaşık 5 dakika kadar daha kavuralım. 1 su bardağı suyunu ilave edelim ve pirinçleri yarım pişecek kadar pişirelim. Üzerine tarçın, karabiber, köri, yenibahar ilave edip karıştıralım ve soğumaya bırakalım. Tuz ile ovmuş olduğumuz tavuğun çnce boynunu bir iğne iplik ile dikelim ki iç harç dışarı taşmasın. Sonra tavuğun alt kısmından bu iç pilavı güzelce tavuğun içine dolduralım.EN son bu alt kısmıda açıklık kalmayacak şekilde dikelim. Hafifçe su ile ıslattığımız fırın poşetine yerleştirip 230 C fırında nar gibi kızarana kadar pişirelim. Fırından alınca ben sade pilavın üzerine koydum ve yanına da fırın poşetinde patatesle servis yaptım. Denemenizi gerçekten öneriyorum. Bu arada aşure ayı da geldi. Ben pazartesi günü aşuremi yaptım. Tarifini görmek isterseniz burayı tıklamanız yeterli. resmi çok albenili olmasa da lezzetine kefilim. :) hepimizin evinden bereket eksik olmasın

Tuesday, January 23, 2007

Kapuska


Biliyorum her evde sevilmez. Hatta pişmez bile. Ama bizim evde durum biraz farklı. Sebze yemeklerinin her çeşidini çok severim. Buna kapuska da dahil. Aslında bu yemeği yapalı biraz zaman geçti ama ancak şimdi ekleyebiliyorum. Ekşili ekşili pek bir güzel yenilir. Özellikle lahana sarması yapmışsanız ve sarmadan arta kalan lahanaları atmaya kıyamıyorsanız iyi bir değerlendirme yöntemi bence. İşte yapılışı:

Küçük boy beyaz lahana (ya da sarmadan kalan lahana parçaları)
150 gr. Kıyma
Yarım çay bardağı sıvıyağ
2 yemek kaşığı salça
2 büyük boy soğan
Yarım su bardağı pirinç
Tuz
1 çay kaşığı karabiber
1 çay kaşığı pul biber
Yapılışı:
Soğanlar çok ince olmayacak şekilde kıyılır. Sıvıyağ tencereye konulur. Üzerine kıyma eklenip rengi dönene kadar 2-3 dakika kadar kavrulur. Üzerine kıyılmış soğanlar atılır ve soğanlar yumuşayıncaya kadar birlikte kavrulurlar. Salçası ilave edilir. Lahana serçe parmak uzunluğunda ve kalınlığında olacak şekilde (gülmeyin lütfen :) ebatlarını en açıklayıcı bu şekilde ifade edebildim) doğranır. Soğan-kıymanın üzerine konulur. Birlikte 5 dakika kadar kavrulmaları beklenir. Bu arada birkaç kez karıştırılmalıdırlar ki altı tutmasın. Tuzu ve biberleri konulur. Lahanaların üzerine 1 parmak kadar daha çıkacak kadar sıcak su eklenir. Kaynadığı zaman pirinçleri atılır. Pirinçler yumuşayıp piştiği zaman yemeğimiz hazır demektir. Özellikle üzerine limon sıkarak yemeniz tavsiye olunur.

Sunday, January 21, 2007

Fındıklı Acıbadem Kurabiyesi




Dün değişik birşeyler deneme isteğim pek bir ağır bastı. Ben de blogları dolaşırken Çileğin blogunda ilgimi çeken bir kurabiye tarifi buldum. Değişik ve denenebilir bir tarif geldi. Hadi dedim yapayım şunu. Bir maceranın beni beklediğinden o dakikalarda haberim yoktu tabiii:) Maceraya geçmeden önce lezzetinden bahsedeyim. Benim bazen acıbadem kurabiyesi krizim tutar. Ne zamandan beri şöyle ağzıma layık bir acıbadem kurabiyesi tarifi arıyordum. bu tarif hiç beklemediğim bir zamanda ve şekilde karşıma çıkmış oldu. Gerçektende tadı aynı acıbadem kurabiyesi. Ağızda dağılıyor. Üstelik içerisinde un, kabartma tozu, yağ yok. Teşekkür ederim çilek...Herhalde bu kurabiyeyi hiç unutmayacağım:) Yapımından başlamak istiyorum. Çilek bu kurabiyeyi ceviz içinden yapmıştı. Cevizime baktım ama 200 gr kadar kalmamış olduğunu farkedince cevizle olursa fındıkla da olur dedim. Benim evdeki fındıklar yazın fındık bahçemizden topladığım fındıklar :))) ( karadenizde yaşıyorsanız ve bir karadenizli ile evli iseniz fındık bahçenizin olması doğaldır. hehehe) dolayısı ile henüz kırılmamışlardı. Aldımı beni hummalı bir fındık kırma operasyonu. 200 gr. fındık içi demeyin uzun bir süre fındık kırmaya uğraştım. bu uğraşımın uzun sürmesinin nedeni biraz da Efe'nin "ben de kıyacam" diyerek yarım konuşmasıyla etrafımda cirit atmasıyla direk bağlantılı tabii. Neyseki bir kaza bela olmadan çok şükür kırıp ayıklama işi bitti. ( siz siz olun eğer fındık veya ceviz içiniz hazırda yoksa hemen kolları sıvamayın bir kez daha düşünün derim) Biraz da ceviz kattı içine.3 te 1 oranında kadar. O miktar fındık ve ceviz karışımı rondomu dolduracak kadar oldu. un gibi çektim hepsini ve yapmaya başladım. Sonra şekillendirdim. üzerine sürülen bir de bezesi vardı. Ben bezeye de bayılırım. beze de çok güzel bir tarifle yer alıyor, çok kolaylıkla yaptım. Kurabiyelerin üzerine sürüp fırına verdim. Çilek tarifi yazarken fırınınızın en düşük ayarında 100 derecede 10 dak. kurutun diyordu. Sanırım benim fırınımda ısı yüksek geldi. 15 dak. pişirdim ama bezeler sararmaya yüz tuttu da yine de kurumadılar. belki 50 derecede falan pişirmek gerekiyordur. Neyse, piştiler ve fırından soğuyunca almak lazımmış çünkü fındık kurabiyeler acayip yumuşaktılar, hamur gibi yani. hay Allah beceremedim galiba dedim ama çok şükür soğuyunca setleştiler. tabağa alıp çayla eşime ve kayınpederime servis yaptım. O da ne teşekkür edip yemeyeceklerini söylemezlermi? Neden dedim. "Üstü beyaz krema var bunda yemem" dedi eşim. (Hay Allah unutmuşum. Evet eşimin sütlü tatlılar yemediğini yazmıştım daha önce de. hatta beyaz kremalı hiç bir şey de yemez. yaş pasta yer ama kakaolu kremalıysa. O kadar ona "ikisi de aynı şey sadece renkleri farklı desem de anlatamadım"). Ne kadar her ikisine de "o beyaz olan krama değil beze diye ikna etmeye çalışsamda başarılı olamadım yemediler". Ben de aldım kurabiyelerimi tekrar mutfağa daldım ve 80 gr. çikolatayı benmari eritip kurabiyelerin üzerine sürdüm. Tekrar içeri götürdüğümde "işte bu" diye sevinçle yemeye başladılar bu kez. Bir kurabiye yaparken bu kadar eziyet çekilir mi arkadaşlar. Ama itiraf etmeliyim ki bu kurabiye çok ama gerçekten çok lezzetli. üzerine sürdüğüm çikolata daha da lezzetli hale getirdi. Lafı yine çok uzattım :)) tarife buradan ulaşabilirsiniz. Tekrar teşekkür ederim Çilek. ( sayfada tarif "sepette yıldızlar" başlığında)

Sandviç Poğaça


Dün akşam çayın yanına poğaça yemeyi istedik. her zamankinden daha farklı olsun istedim. Sandviç gibi olsun mesela. İçerisine yaparken peynir ve zeytin ezmesinin yanında domates ve biber ekledim. Oldukça sevdik. Hatta bundan böyle mayalı poğaça yaparken bu şekilde yapmaya karar verdim. içerik yönünden zengindi anlayacağınız. Sadece domates nedeni ile içi çok kuru olmuyor belirtmek istedim. Bu durum bizim damak zevkimize aykırılık teşkil etmedi. Hatta yaparken her ihtimale karşı bir tepsisisni domates ve biber koymayarak yaptım. Ne olur ne olmaz belki sevmezler diye, ama sadece peynirli veya zeytin ezmeli olanlar pek tercih edilmedi en sona yendiler:) Yumuşacık, puf puf oldu. Malzemeler her zamanki mayalı hamur tarifim:
2 su bardağı süt
1 su bardağı sıvıyağ
42gr. yaşmaya
3 çorba kaşığı dolusu toz şeker
1 çorba kaşığı tuz
Alabildiği kadar un
Ele yapışmayacak yumuşak bir hamur yapın. Ben mayayı önce ılık süt içerisinde eritiyorum sonra diğer malzemeleri karıştırıyorum. 1 saat kadar mayalanmaya bırakın. Sonra mandalina büyüklüğünde parçalar koparın. İçerisine ben bir parça peynir koyduktan sonra ince bir dilim domates ve bir parça sivri biber koyup yuvarlayarak ters çevirip tepsiye dizdim. Bazılarının aralarına da önce zeytin ezmesi sürdüm. Ardından onların içerisine de domates ve biber koyup kapattım. her ikisi de bence çok lezzetliydi. Tepsiye dizdikten sonra üzerlerine yumurta sarısı sürdüm ve 10-15 dakika kadar tepsi mayasını bekledim. Aslında daha çok bekleyebilirler. Ama evdekilerin bekleyecek hali kalmamıştı:)) kızarınca fırından alıp afiyetle yiyebilirsiniz.

Friday, January 19, 2007

Topalak Çorbası


Geçenlerde denediğim ve ailecek hoşumuza giden bir çorba tarifi var bugün. Sanırım lezzet dergisinin eski bir sayısı olacaktı. Olacaktı diyorum çünkü benim yaramaz oğlum Efe ben tarifi denerken o sayıyı güzelce yırtmış ve çok tertipli!!! bir çocuk olduğu için üşenmemiş çöpe atmış :) Ne zamandır denemek istiyordum. İyi ki denemişim. Konyalı bir arkadaşım bu çorbanın Konya'da çok sık yapılan bir çorba olduğunu söyledi. Denemenizi öneririm. İşte gerekenler
  • 200 gr. Kıyma
  • 1 Türk kahvesi ölçüsü ile ince bulgur
  • 1 yumurta
  • 1 yemek kaşığı un
  • tuz ve 1 çay kaşığı karabiber
  • 1 su bardağı haşlanmış nohut
  • 1 adet kurusoğan
  • 1 yemek kaşığı salça
  • 6 su bardağı kaynar su
Yapılışı:
Öncelikle eğer nohutlarınız haşlanmamış ise akşamdan ıslatıp haşlayın. nohutlar hazır ise bir kaba kıymanızı koyun. Üzerine 1 yumurtayı ekleyin. İnce bulguru da katıp hamur yoğurur gibi hepsini yoğurun. 5 dakika kadar yoğurduktan sonra 1 yemek kaşığı unu da katıp biraz daha yoğurun. Bu hamurdan elinizi hafifçe ıslatarak misket büyüklüğünde yuvarlaklar yapın ve biraz un serptiğiniz bir tepsiye koyun. hepsi yuvarlanınca tepsiyi sallayarak unun tüm köftelerin etrafına bulanmasını sağlayın. Bir tencereye 2 yemek kaşığı sıvıyağ koyun. 1 adet soğanı doğrayıp yağla soteleyin. Salçayı ekleyin. 6 su bardağı sıcak suyu ilave edip tuzunu ayarlayın. Haşlanmış nıhutları ve köfteleri ekleyin. Köfteler yumuşayana dek kısık ateşte yaklaşık 20-25 dk kadar pişirin.

Thursday, January 18, 2007

Krepte Kebap

Krepli tarifleri çok severim. hem görünüm hem de lezzet olarak çok dolgun gelir. bu kebapta aynen öyle. Eğer bir misafiriniz gelecekse veya özel ve değişik birşeyler hazırlamak isteğiniz varsa bu tarif çok uygun bence. Yapımı biraz oyalasa da sonuç oldukça tatmin edici. Eşimin en favori yemeklerindendir (her yemeği beğenmez:) ) Bu yazdığım şekliyle 8 adet oldu.
Malzemeler:
500 gr. iri doğranmış kuşbaşı et
1 adet kurusoğan
1 adet patates
1 ader havuç
1 su bardağı bezelye
1 yemek kaşığı domates salçası ( ben yarım kaşık domates salçası, yarım kaşık biber salçası koyuyorum)
1 tatlı kaşığı kekik
1 çay kaşığı karabiber
1 tatlı kaşığı tuz
2 yemek kaşığı sıvıyağ
Krepler için:
3 yumurta
2 su bardağı süt
1,5 su bardağı un
1 çay kaşığı tuz
Üzerini süslemek için:
1 adet domates
1 adet biber
dil peyniri (kaşar da olabilir)
Ayrıca 1 su bardağı sıcak su ve 1 tatlı kaşığı salça ( pişerken üzerine sos olacak)
Yapılışı:
Önce bir tencereye etleri koyarak sularını salıp çekene kadar pişirdim. Benim pişirdiğim etler yeterince su saldılar ve pişmelerine yetti. Eğer etler yeterince su salmadılar ve sert kaldılarsa 1 çay bardağı sıcak su ekleyerek pişirmeye devam edin. Suyunu çeken etlere 2 yemek kaşığı sıvıyağı ekledim ve doğradığım soğanı kattım. Birlikte biraz kavrulduktan sonra küp şeklinde doğranmış patatesi ve havucu ekledim. Salçasını ilave edip bezelyeyi konserve kullandığım için ezilmesinler diye en son kattım. Baharatları ve tuzu da katıp yaklaşık 1 su bardağı sıcak su ekleyerek 10 dakika kadar pişirdim. Sebzeler çok pimemiş olası iyi olur, fırında da pişecekler çünkü. Biraz yumuşamaları yeterli. Onlar pişerlerken kreplerimi hazırladım. Bunun için öncelikle yumurtayı çırptım. Sütü ekledim. Ardından un ve tuzunu ilave ederek çırpmaya devam ettim. Homojen bir karışım olunca Bir teflon tavaya yarım fındık kadar tereyağı ekleyerek bu karışımdan 1 er kapça döküp tavada gezdirerek her iki tarafını pişirdim. Pişen krepleri üstüste koydum. 8 adet krep oldu. Sonra bu krepleri bir kaseye serip içlerini etli karışımla doldurdum. Kenarlarında kalanları katlayarak bir borcama ters çevirerek yerleştirdim. Yani katlı kısımları altta kaldı. Üzerlerine 1 dilim domates ve 1 parça biber koydum. (aslında bibeler pişmenin yaısında konulabilir önce konulduğunda çok yanıyorlar) 1 su bardağı sıcak suda 1 tatlı kaşığı salçayı eritip bu sosu kreplerin arasından döktüm ve 180 derece fırına sürdüm. 20 dakika sonra her bir krebin üzerine 1 er dilim dil peyniri koydum tekrar fırına sürdüm. Peynirler eridiği zaman çıkarıp servis yaptım. Ben resmi yemekten sonra çekebildiğim için peynirler soğumuş ve katılaşmıştı. Ama fırından çıktıklarında erimiş peynirlerin görüntüsü ve yemeğe katıığı lezzet gerçekten de çok hoştu. Pilav ve salata eşliğinde bir davet yemeği olabilir.

Sunday, January 14, 2007

Ekmek Balığı


Küçüklüğümden kalan hatıralar arasında pazar kahvaltılarının yeri çok büyüktür. Bizim evin pazar kahvaltıları hep çok özel olurdu. Büyük kahvaltı derdik pazar kahvaltılarına. Babam çok çalıştığı için ailecek bir arada kahvaltı edebildiğimiz tek gündü pazar sabahları. Biz 4 kardeşiz. Hepimiz çok mutlu olur güle oynaya yemeğimizi yer, o hafta yaptıklarımızı anlatmaya bayılırdık. Annem ve babam hayatın güzel yönlerini görmemizi sağlamaya çalışırlar ve her olayda gülümsenecek birşeyler aratırlardı bize. Bu alışkanlık, sonraları bizde, kimsenin göremeyeceği ince ayrıntılardan mutlu olabilme yetisi getirdi. Bir nevi Pollyannacılık oynardık o günlerde. Hatta bir dönem babamın işleri çok kötü gitmiş, iflas etmiş, ciddi problemler yaşamıştık. O günlerde dahi annem hep şükretmeyi ve gülümsemeyi hatırlatırdı. Ben sanırım 10 yaşlarımdaydım. Her yemekten sonra ettiğimiz bir duamız vardı. Sonraları zamanla sofradan dua ederek kalkma alışkanlığımız kayboldu maalesef ama o dua hala aklımda. Belki ileride çocuklarım okurlar diye yazmak istiyorum. "Eline sağlık anneciğim çok güzel olmuş. Allah babamıza bol bol kazançlar versin. Allah babamızı başımızda eksik etmesin. Allah olmayanlara da versin Amin" şu anda bile gülümseyerek yazıyorum bu duayı. Güzel olan kısmı ise bence duanın "Eline sağlık anneciğim çok güzel olmuş" ile başlıyor olması:) Nereden nereye geldim şimdi. Laf çok uzadı. Ama eski güzel günler söz konusu olunca gevezeleşiyorum. Kahvaltıyla başlamıştım söze. Evet işte bu büyük kahvaltılarımızın bizce en makbul yiyeceği "Ekmek Balığıydı". Sizler yumurtalı ekmek diyor olabilirsiniz. Ama o bizim için ekmek balığı. Hala o günlerin sabahlarında canım anneciğimin yaptığı missss gibi ekmek balıklarının kokusunu duyabiliyorum. "OLEY BUGÜN EKMEK BALIĞI VAR" diye otururduk sofraya. Kardeşlerimde bugün aynı benim gibiler. Bu kahvaltılığın yeri bizim ailede çok büyük anlayacağınız :) Ben de bu sabah çocuklara yaptım. Benim çocuklar da bayılıyorlar. Hem bayat ekmekleri değerlendirmek için de çok iyi bir yöntem. Biraz bayatlamış ekmeğim vardı onları değerlendirdim. Hem de maziyi yad etmiş oldum. Sizlerle de paylaşmak istedim. Muhtemelen zaten biliyorsunuzdur ama ben yinede yazayım.Yapılışı çok kolay ekmekleri ince olacak şekilde dilimleyin. Ben bugün bir yayvan kapta 3 yumurtayı biraz tuz ve karabiberle çırptım. (Siz ekmek miktarınıza göre yumurtam,ktarını artırabilirsiniz). Sonra ekmek dilimlerini arkalı önlü bu yumurtaya buladım. Bir tavanın içerisine yarım çay bardağı kadar sıvıyağ koydum. ekmekleri arkalı önlü kızarttım. Kızaran ekmekleri kağıt havlu üzerine aldım.

Sunday, January 07, 2007

yeni yılınız kutlu olsun




Şu aralar yeni yıl, bayram trafiği derken günlerin nasıl geçtiğini anlayamadım ir türlü. İş yerimde de işler yoğun olunca bir de baktım ki haftalar geçmiş. Ben bu blogu epeyce ihmal eder olmuşum. Aslında her gün yaptıklarımı ekleyeyim, paylaşayım istiyorum ama (çok klasik olacak artık belki) vakit bulamıyorum. Çoğu günler hiç oturmaya fırsat bulamadan bakıyorum ki saat gecenin 2 si olmuş yatmak zorunda kalıyorum. Aklımda yetiştirilemeyen işlerle yatakta dönüp duruyorum. Belki artık yazmaya son vermeliyim diye düşünüp sonra blogumu çok sevdiğime karar verip yüzlerce kez fikir bile değiştirdim :) Neyse umarım bayramınız güzel geçmiştir. Yeni yıla sağlıkla ve çok mutlulukla girmişsinizdir. Hepimiz için yeni yılda önce sağlık ve huzur sonra bol miktarda gülücükler, rahat ve problemsiz bir sene, tüm isteklerinize yetecek bol para tüm arzularınızın gerçekleştiği bir yıl diliyorum. Ben de bu yeni yılın ilk yazısında sizlerle çok severek yaptığım ve tükettiğimiz iki tarifi paylaşmak istiyorum. İlki Elmalı Turta. Diğeri paynirli ev pidesi.

Elmalı Turta
Malzemelerim:
1 yumurta + 1 yumurtanın beyazı ( sarısını üzerine süreceğiz)
1 su bardağı toz şeker
1 paket kabartma tozu
100 gr eritilmiş tereyağı
Aldığı kadar un (yaklaşık 3 su bardağı kadar)
İçi İçin:
4 adet orta büyüklükte elma
1 su bardağı iri çekilmiş ceviz&fındık
1,5 tatlı kaşığı tarçın
1\2 su bardağı toz şeker
En üste sürmek için 1 yumurtanın sarısı
Yapılışı:
Önce elmalarımızı iyice yıkadıktan sonra kabuklarıyla birlikte rendeliyoruz. Bunu bir teflon tavaya koyarak şekeri ekliyor ve hafifçe suyunu salıp çekene kadar pişiriyoruz. İçerisine tarçını ve cevizi ekleyerek biraz daha pişirip soğumaya bırakıyoruz.
Diğer tarafta hamuru için yumurtayı ve şekeri bir çatalla çırparak içerisine erimiş tereyağını (margarin de olabilir) ekliyor, elediğimiz unu ve kabartma tozunu ekleyerek kulak memesi yumuşaklığında bir hamur yapıyoruz. Hamurun 3 te birini ayırıp büyük olan parçayı yağladığımız tart kalıbına ya da yaklaşık 25-26 cm lik küçük bir yuvarlak tepsiye kenarlarını yükselterek yerleştiriyoruz. Ortasına soğumuş olan iç harcı koyup üzerine ayırdığımız 3 te 1 lik hamuru merdane ile açarak yaklaşık 1 cm eninde şeritler hazırlıyoruz ve bu şeritleri hamurun üzerine yerleştiriyoruz. En üste 1 yumurtanın sarısını sürerek 180 derecede önceden ısıtılmış fırında kızarana kadar pişiriyoruz. (yaklaşık 20-25 dk kadar) En son fırından çıktıktan sonra üzerine pudra şekeri eliyoruz.

Peynirli ev Pidesi: (Tarifin orijinali anneme ait)
Malzemeleri:
1 yumurta
1 su bardağı yoğurt
1 su bardağı sıvıyağ
1 paket instant maya
1 tatlı kaşığı tuz
aldığı kadar un
İçi İçin:
Peynir- maydanoz
Arzunuza göre aynı hamuru kıymalı iç hazırlayarak ta yapabilirisiniz. Hatta patatesli bile olabilir. Her türlüsü çok lezzetli oluyor.
Yapılışı:
Tüm malzemeler karıştırılarak yumuşak bir hamur yoğrulur. Hamur yaklaşık 2 saat kadar mayalanmaya bırakılır. Mayalanan hamurdan mandalina kadar parçalar kopartılarak altına hafifçe un serilerek merdane ile oval şekilde açılır. Ortasına iç malzeme konularak iki uç kenarlarından bükülerek birleştirilir ve sivriltilir. Hamur kısmının üzerine yumurta sarısı sürülüp 180 derece fırında pişirilir.