Thursday, June 29, 2006

Makarna salatası ve buğday salatası

Makarna salatasını çok seviyorum. Makarnayı tüketmenin en sevdiğim şekli bence salata olanı. İstenilen her alternatifle yapılabiliyor ve her seferinde hangi malzeme ile denerseniz deneyin güzel tatlar yakalayabiliyorsunuz. Benim evdeki malzemelere göre seçeneklerim değişiyor :) Bu tarifle yaptığım zaman hem hafif hem de az malzeme ile yapabiliyorum. Biz bu şekliyle seviyoruz.
Yapılışı:
1 paket makarna ( istediğiniz şekilde makarna olabilir)
5 adet salatalık
5 adet sivribiber
2 su bardağı yoğurt
2 diş sarımsak
1 yemek kaşığı mayonez
Yapılışı:
Makarnayı haşlıyoruz. Ben az su ile haşlıyorum böylece suyunu süzdürmek gerekliliği olmuyor ve besin değeri kaybı olmuyor. Üzerine küçük doğranmış salatalık ve sivriberleri doğruyoruz ve sarımsaklı yoğurtla karıştırıyoruz. İçerisinde hiç yağ olmadığı için ben 1 yemek kaşığı kadar mayonez de ekliyorum ve hepsini karıştşrıp servis yapıyoruz. Çok hafif bir yaz salatası oluyor. Ayrıca sivribiber C vitamini açısından oldukça zengin bir sebze olduğu için çocuklara bu şekliyle yedirmek kolay oluyor. Tabi biberlerin tatlı olması gerekli. Hepinize afiyet olsun.
Yaz geldi iyiden iyiye. Artık yemeklerde canımız sıcak yemekler yemeyi pek istemiyor. Ben de salatalara ağırlık vermeye başladım. Bir de arkadaşım Emine salata tariflerine biraz ağırlık vermemi istedi. Eğer okuyorsan Emine'ciğim bu tarifler özellikle senin için :)
İlk salata tarifim buğday salatası. Ne zamandır deneyeyim diyor ama üşengeçlik belasına erteliyordum. dün hadi dedim yapayım. Bence oldukça lezzetliydi. Beğenerek yedik. Tarifini biraz uyduruk yaptım. Ama içeiğinin yakıştığı kanaatindeyim. İşte malzemeler:
2 su bardağı buğday (aşurelik olarakta satılıyor)
7-8 dal taze soğan1 demet maydanoz
1 su bardağı haşlanmış konserve mısır
2 adet domates
2 adet salatalık
tuz, karabiber, kırmızı biber
1 tatlı kaşığı kimyon
1 adet limonun suyu
1 çay bardağı zeytinyağı
Yapılışı:
Buğdaylar akşamdan ıslatılır veya düdüklü tencerede yapacaksanız üzerini geçecek kadar su eklenip pişirilir. Ben Tefal klipso düdüklüde sadece 10 dakika daha önceden ıslatmadan pişirdim
çok güzel pişti. Sonra fazla suyunu süzdürüp bir kaba alıyoruz veincec,ik doğranmış taze soğanları, maydanozları, mısırları ve diğer tüm malzemeleri karıştırıp afiyetle yiyoruz.

Sunday, June 25, 2006

Patatesli Kır Pidesi


Bugün pazar olduğu için belki öğleden sonra çayın yanına yapmak istersiniz. Yapımı çok zaman almıyor. Geçenlerde Yeşil Elma programında görmüştüm yapılışını. Ben kendime göre yaptım. Çok lezzetli oldu. Hele de sıcakken yanında bir bardak çayla iyi anlaştılar :) İçi için programda patatsli iç kullanılmıştı. Ben öyle yaptım ama siz arzunuza göre peynirli, kıymalı, sucuklu vs her şekilde deneyebilirsiniz. eminim öyle de çok güzel olacaklardır.
Malzemeler:
Hamuru için:
4 su bardağı un (ben 3 bardak beyaz un, 1 bardak kepekli un kullandım)
2 yemek kaşığı yoğurt
1 su bardağı ılık süt
yarım su bardağı sıvıyağ
20 gr. yaşmaya veya yarım paket instant maya
1 tatlı kaşığı tuz
İçine:
4 adet patates
2 adet orta boy soğan
2 adet sivri biber
3 yemek kaşığı sıvıyağ
Yapılışı:
Ön hazırlık olarak içini hazırlamak gerekiyor. Bunun için haşladığımız ve soyduğumuz patatesleri, ince doğranıp 3 kaşık yağda sotelenmiş kurusoğan ve biberlerle karıştırıp biraz tuz ve karabiber ilave ediyoruz. Arzunuza göre eğer isterseniz kırmızı biber de katabilirsiniz. Ocakta hepsini bir iki dakika beraber kavurup ocağı kapatıyoruz ve içi soğumaya bırakıyoruz.
hamur malzemelerinin hepsini karıştırarak yumuşak bir hamur yapıyoruz. Eğer süt az gelirse yarım bardak kadar daha su ekleyebiliriz. her unun su tutuşu farklı oluyor çünkü. Hamuru dinlendirmeden bezelere ayırıyoruz. Ben portakal kadar bezeler yaptım 7 adet beze oldu. Sonra unladığımız tezgah üzerinde oval şekilde olacak şekilde açıyoruz ve hamurun tam ortasına şerit şeklinde iç malzemeyi koyuyoruz. Kenarlarını ortaya doğru kıvırıp uçlarını büküyoruz ve fırın tepsisine diziyoruz. Üzerine hiç bir şey sürmeden 200 derece fırına sürüyoruz. üzeri kızarınca fırından çıkarıp azıcık tereyağ\margarin ile yağlayarak afiyetle yiyoruz. Hepinize güzel, ailenizle birlikte mutlu geçirilmiş bir tatil günü diliyorum. (Yarın pazartesi ya sendromum şimdiden başladı. Yapılacak yığınla iş beni bekliyor :( )

Wednesday, June 21, 2006

Kağıt Kebabı

Kağıt kebabını pek severim. Aslında öyle ete düşkünlüğüm olduğu söylenemez. Severek yediğim ender et yemeklerinden bir tanesidir bu kebap. Geçen hafta yapmıştım ancak yayınlayabiliyorum. Balıklı tariflerden sonra nasıl gider bilemiyorum ama paylaşayım istedim. Bu tarif yapımı biraz zaman alan bir yemek. Pek çok sitede de benzer tariflere rastlamak mümkün. Ben kendi üslubumca yaptığım şekilde yazayım.
Malzemeler:
500 gr kuşbaşı et
20 adet arpacık soğan
2 adet sivri biber
2 adet domates
1 adet patates
1 adet havuç
1 yemek kaşığı salça
5 diş sarımsak ayıklanmış ama bütün halde(doğranmadan veya rendelenmeden)
1 er çay kaşığı tuz, karabiber, kırmızı biber
1 tatlı kaşığı kekik
bir tutam biberiye
2 yemek kaşığı zeytinyağı
Yapılışı:
2 kaşık zeytinyağı bir tencereye alınır. Üzerine yıkanmış olan iri kuşbaşı etler konulur. Ocağın ısısı önce bir iki dakika yüksek ayarda sonra en kısık ısıda olacak şekilde etler sularını bırakıp iyice çekinceye kadar kavrulur. Ardından ayıklanmış arpacık soğanları ilave edilir ve yaklaşık 5 dakika kadar kavrulmaları sağlanır. İri doğranmış sivri biberler katılır. Onlar kavrulmaya devam ederken iri küp şeklinde doğranmış patates ve havuçlar ilave edilir. Kabukları soyulup doğranmış domatesler, sarımsaklar, tuz ve baharatlar ilave edilip bunların üzerine gelecek kadar sıcak su eklenip etler iyice yumuşayıncaya kadar pişirilir. Yağlı kağıtlar yaklaşık 20 cm eninde ve kağıdın kendi boyu esas alınacak şekilde parçalarqa bölünür. (benim yaptığımda 5 dolu dolu porsiyon çıktı) kağıdın ortasına kebap, suyu biraz süzdürülecek şekilde alınarak konulur. Kenarlarından katlanır ve iki karşılıklı köşesi bükülür. Bir fırın kabına dizilirler. Üzerlerine eğer yemeğin suyu kalmışsa dökülür. Eğer su kalmamışsa 1 su bardağı sıcak su kağıtların aralarından fırın kabına konulup 200 derece fırında 20-25 dakika kadar pişirilir. Burada dikkat edilmesi gereken en önemli nokta sebzelerin tencerede iken çok pişmemeleri. Çünkü sonra bir de fırına girince çok dağılıyorlar. Denerseniz afiyet olsun.

Sunday, June 18, 2006

YE-11 BALIK: GONDOLDA LEVREK


11. ne ulaşılan Ye etkinliğinde evsahibimiz Bazen bugün epeyce yorulacak gibi görünüyor. Kendisine çok teşekkürlerimi yolluyorum. İlk etkinlikten itibaren büyük bir beğeni ve merakla takip ederek mutfak kültürümü ve bakışımı geliştirme gayreti içindeyim. İlk defa etkinliğe katılabiliyorum ve burada olmaktan çok memnunum. Kimbilir bu etkinlikte marifetli arkadaşlarımız ne harika tariflerle burada olacaklar. Herkesin şimdiden ellerine sağlık diyorum. Ben iki tarif eklemek istedim. Dilerim beğenilir. İlk tarifim Gondolda Levrek. Yapımı zahmetsiz ama lezzeti süpppper. Tarif defterinden Ziyacenk in tarifini okumuş ve not etmiştim. Sunumu konusunda biraz değişiklikl yaptım ve adını da Gondolda levrek koydum. Umarım Ziyacenk kızmaz. Teşekkür ediyorum ona. İlk fırsatta denedim lezzetini onayladım haberiniz olsun :) Malzemeler:
1 kilo levrek
2-3 adet patates
1 çay bardağı sıvıyağ
1 çay kaşığı tuz
3 diş sarımsak
biraz karabiber
Yapılışı:
Levrekler temizlenip dilimlenir. Bir kapta sıvıyağ, rendelenmiş sarımsaklar, tuz ve karabiber karıştırılıp balıklar iki yüzlü bu sosa bulanır. Patatesler yarım santim kalınlığında olacak şekilde yuvarlakça dilimlenir. Biraz alüminyum folyo alınıp bu patates ortasına konulur ve yanlarından katlanılarak gondol şekli verilir. Üzerine soslanmış balıklar yerleştirilir. 200 derece fırında pişrilir. Benim balıklarım yaklaşık 20 dakikada piştiler. Çıktıktan sonra üzerini domates ve biberlerle süsledim. Tarifin orijinalinda da üzerlerine domates, biber, soğan vs. konulmamasını tavsiye ediyor ve "sulandırır" diyordu. Ben de söz dinledim. Ertesi güne kalan balıklarımı da 1 domates ve 2 sivribiberi hafif tereyağında soteleyerek üzerlerine döküp ısıtmak için fırına verdim. Onların resmi yok ama denerseniz öyle de çok güzel oldular. Çıtır çıtır oldular. Aynı balığı ikinci gün sanki yeni bir balıkış gibi yedik. Biraz allayıp pulladım anlayacağınız. yeni etkinliklerde görüşebilmek dileğimle hepinizin tekrar ellerine ve ziyaret ettiğiniz için yüreklerinize sağlık.

TUZLU BALIK

Bu tarifim klasik bir karadeniz yemeği:Tuzlu balık. Bu balıklar balığın tam mevsiminde bolca alınıp ayıklanıp yıkandıktan sonra bir kavanoz içerisine bir kat balık bir kat tuz sonra bir kat daha balık ve bir kat daha tuz şeklinde balıklar bitinceye kadar dizilmesi ile yapılıyor. Bu balık bir hatta iki yıl bile aynı tazeliğini koruyor. Salamura bir nevi. İşte bu şekilde kıştan hazırlanmış olan balıklar (ki balığın her çeşidini tuzlamak mümkün) kullanılmak istendiği zaman kavanozdan çıkartılıp tencereye alınıyor üzerini geçecek kadar su konulup kaynatılıyor. İki taşım kaynadıktan sonra suyu dökülerek tencereye balıkların üzerini geçecek kadar yeniden soğuk su konuluyor. Biraz kaynadıktan sonra aynı işlem bir kez daha tekrarlanıyor. Bunu yapmamızın nedeni balığın tuzunun iyice gitmesi. Son işlemde balık 10 dakika kadar haşlanıyor. Daha sonra bir tabağa alınan balığın üzerine zeytinyağı gezdirilerek parlak olması sağlanıyor. Resimde hamsi ve biraz da palamut balığı var. Karadenizde hamsi hamsidir. O balık değildir. Diğer balıkların hepsi de balık. Yani hamsi bir yana diğer balıkların hepsi aynı tarafa :) Yaklaşık bir yıldan beri tuzlu halde beklemiş olmasına rağmen ilk günki tazeliğindeydiler. Bu yemeğin yanına en çok yakışan ikili de patates haşması ve bol yeşillikli salata. Patates haşlaması burada benim bildiğim klasik yöntemden biraz daha farklı yapılıyor. Tam yeri geldi. Bahsedeyim kısaca. Mümkün olan en küçük patatesler seçilir ve dış kabukları iyice yıkandıktan sonra ortadan ikiye bölünerek biraz tuz ve 1 tatlı kaşığı kadar toz şeker ilavesi ile birlikte bol suda haşlanır. Çıkınca kabukları soyulmadan tabağa alınarak servis edilir. Geleneksel bir tarife, geleneklerine uygun yemek düşer :) Hepimize afiyet olsun.

Saturday, June 17, 2006

KAHVALTILIK ZEYTİNLİ AÇMA

İşte bir hafta sonu kahvaltısına bence en çok yakışan hamur işi. Biz ailecek çok seviyoruz açmaları. Puf puf olmaları ve pastahane açmalarını aratmamaları nedeni ile favorilerimiz arasında. Çok övdüm sanırım işte yapılışı :)
Malzemeler:
1 su bardağı süt+ılık su (bardağın yarısı süt yarısı ılık su olacak)
yarım su bardağı sıvıyağ
3 yemek kaşığı toz şeker
1 çay kaşığı tuz
20 gr. yaş maya
2 yumurtanın akı
aldığı kadar un
ayrıca içine sürmek için yaklaşık 50 gr. kadar margarin
ve üzerlerine sürmek için yumurta sarısı ve susam+çörekotu
Zeytin ezmesi için:
1 su bardağı siyah zeytinin çekirdekleri ayıklanıp 2 yemek kaşığı zeytinyağı 1 çay kaşığı karabiber, 1 çay kaşığı kırmızı biber, 1 tatlı kaşığı kekik konularak rondoda çekilir. Ben bütün zeytinli tariflerde bu şekilde kullanıyorum.
Yapılışı:
çok yumuşak bir hamur yoğrulur. Hatta hafifçe ele yapışabilir. Ben hamur ne kadar yumuşak olursa o kadar iyi netice alabildiğimi farkettim. Hamur üzeri nemli bir bezle örtilerek 1 saat kadar dinlendirilir. Dinlenen hamurdan mandalina büyüklüğünde bezeler yapılır. Bu bezeler çok az yağlanmış bir tezgah üzerine alınır. Hafif yumuşamış olan margarin veya tereyağından 1 çay kaşığı kadar hamura sürülerek hamur elle açılr gibi inceltilir. İncelmiş hamurun arasına iç malzeme sürülür. Ben çoğunlukla zeytin ezmeli yapıyorum. Rulo yapar gibi sarılan hamur iki ucundan tutularak birbirine zıt yönlere doğru burulur ve yuvarlatılır. Tepsiye dizilir. 20 dakika kadar tepside beklendikten sonra fırına sürülür. Kızarınca fırından alınıp nefis bir kahvaltıya dönüşür.

Friday, June 16, 2006

PUDİNGLİ MUFFİN VE NEFFFFİS LİMONATA

Aslına bakarsanız limonatayı hiç sevmezdim. Sevmezdim diyorum çünkü bu limonata tarifiyle tanıştıktan sonra neredeyse her gün yapar oldum. Oldum olası çocuklara kola veya tang tarzı içecekler içirmeyi sevmiyorum. Ben de sevmem. şu sıcacık yaz günlerinde serin serin ohh ne güzel geliyor damak tadım yeni bir lezzete merhaba dedi bu sayede.tarifini tarif defterinden almıştım. Gülseher hanımın tarifi ilginç gelmişti. tarifte taze nane kullanılması başta biraz beni tereddüte düşürse de yenilikleri deneme konusundaki karşı konulmaz merakımla giriştim yapmaya nane tadi hissedilmiyor ve çok güzel bir ferahlık katıyor. Tarifine ulaşmak isterseniz burayı tıklamanız yeterli. Teşekkürler Gülseher hanım.
Gelelim pudingli muffinlere. değişik bir muffin yapmak niyetiyle yola çıkıp tamamen doğaçlama gelişiverdi muffinlerim ve tadı gayet iyiydi. Ben bir süredir kalıpla kek pişirmek yerine muffin kalıplarıyla pişirmeyi tercih eder oldum. Galiba porsiyon şeklinde olması kolay geliyor :) Üşengeçlik işte :) İşin özü belki de hazır keklerdeki görünüme sahip oldukları için çocuklarında daha çok hoşlarına gitmesi.
Malzemeler:
3 yumurta
1 su bardağı toz şeker
yarım su bardağı sıvıyağ
2 su bardağı un
1 paket vanilya
1 paket kabartma tozu
1 paket kakaolu puding (toz halde)
1 paket 80 gr. benmari usulü eritilmiş bitter çikolata
Yapılışını anlatmam neredeyse gereksiz çünkü klasik kek gibi (aslında baya baya kek. Neden başka bir şey anlatıyormuşum gibi yazdım ben de anlayamadım) tek farklı tarafı toz haldeki pudingi unu katmadan hemen önce içine katmak ve karıştırıp öyle un+kabarma tozunu eleyerek katmak. Sonra ister kalıplara koyun, ister büyük bir kalıba dökün arzunuza bağlı. 170 derece fırında benimkiler 20 dakikada piştiler.

Sunday, June 11, 2006

Balkon Sefası


Balkon Sefası
Karadeniz’de yaşıyorsanız her an yağmura hazırlıklı olmanız gerekir. Birkaç gündür buralarda güzel havalar vardı. Biz aldanmamak gerektiğini biliyoruz. Nitekim bugün yağmurlu ve kasvetli bir hava hakim. Dün eşimle balkonda beş çayı içtik. Beş çayı dediğime bakmayın. Epey hazırlık yaptım. Eşim bayılıyor hamur işleri ve sırf onun için yapılmış hazırlıklara. Kayınvalidem özellikle mutfak konusunda inanılmaz becerikli bir insandır. Eşimde annesinden alıştığı üzere sadece onun için hazırlanılmış pastalar ve tatlılar ister. Ne zamandır gözleme yapmak istiyordum. Bu balkon sefası fırsat oldu. Yanına ayrıca karışık soslu kızartma, marmelatlı kurabiyeler hazırladım. Gözlemeleri boş olarak yapım ki arasına peynir, domates vs sarabilelim diye. Neticede çay eşliğinde güle oynaya güzel bir balkon beş çayı geçirdik.
GÖZLEME
4 su bardağı un
2 yemek kaşığı yoğurt
1 tatlı kaşığı tuz
1 buçuk su bardağı kadar ılık su
yarım paket instant maya ( kullanılmayabilir)
Yumuşakça bir hamur yoğrulur. 10 dakika dinlendirilen hamur bezelere ayrılır. Benim hazırladığım bu hamurdan yaklaşık9 beze çıktı. Hazırlanan bu bezelerden bir tanesi unlanmış tezgaha alınır. Oklava ile mümkün olduğu kadar ince açılır. Bir kapta Eritilmiş tereyağı+sıvıyağ karışımı hazırlanır. Bu karışımdan 3-4 yemek kaşığı kadar yağ açılan hamura gezdirilir. Hamur iki ucu ortaya gelecek şekilde katlanır dikdörtgen bir hale gelir. Diğer iki uç ta ortaya doğru katlanır. Böylece kare olacak şekilde gözlememiz hazır hale gelmiş olur.Bu halde iken oklava ile biraz inceltilir. Diğer hamurlarda açıldıktan sonra teflon tavada orta ısılı ocak üzerinde alt üst edilerek teker teker pişirilir.
Gelelim Karışık soslu kızartmaya
Ben pek kızartma yapmam aslında çok yağlı gelir bana. Bir istisna yaptım ve battı balık dedimJ
2 patlıcan
2 adet kabak
2 adet havuç
2 adet patates soyulur ve istenilen şekillerde doğranır (yuvarlak, uzun uzun vs)
Kızgın yağda kızartılır. Kızartma kağıdı yayılmış bir borcamın üzerine alınır. Ayrı bir yerde 4 adet domates, 5-6 diş rendelenmiş sarımsak 2 yemek kaşığı sıvıyağında pişirilir. Kızartmanın üzerine dökülerek servis yapılır.
Marmelatlı kurabiyeler:
1 yumurta (sarısı içine beyazı üzerine kullanılacak)
150 gr. Margarin (oda ısısında)
3 yemek kaşığı pudra şekeri
1 su bardağı mısır nişastası
2,5 su bardağı normal un (un konusunda dikkatli olmak gerek. Benim unundan ben 2,5 bardak koyunca yeterli geldi)
1 paket vanilya
yarım paket kabartma tozu
1 limon kabuğu rendesi
Hamur yoğrulur. Ceviz büyüklüğünde parçalar alınır ortası baş parmak yardımı ile oyulur. Önce yumurta akına sonra isterseniz fındık, ceviz vs ye ya da Hindistan cevizine bulanır. Fırın 175 dereceye ısıtılır. Tepsiye dizilir. Sıcak fırında 15 dakika kadar pişirilir. Hafifçe kızarmaları yeterli oluyor. Fırından alınca o oyuntulu yerlere istediğiniz bir cins marmelat konulur. Evde ayva marmelatı vardı onu kullandım.Ben hamurun yarısına yarım paket fındıklı ve kakaolu toz pudingi koyup tekrar yoğurdum ve bunları yuvarlak yapıp fırına öyle verdim. Hatta bir kısmını tırtıl kurabiye kalıbından geçirdim. Çok lezzetli oldular. Bir tepsi oldu. Hemen de bitirdi çocuklar.

Soğan Dolması


SOĞAN DOLMASI
Normal dolma harcı hazırlayarak yaptım bu dolmaları. Kuru soğan; malum faydaları saymakla bitmeyen cinsten bir sebze. Doktor Doğa.com adresinde yazığı şekliyle: “zengin vitaminler içeren, güç ve sağlık kazandıran bir sebzedir. Onu elden geldiğince çiğ tüketmek gerekir. Çiğ soğanın öz suyu sütle karıştırılarak da içilebilir. Çiğ olarak tüketildiğinde, mideyi güçlendirir, sindirim sistemini uyarır ve idrar söktürür. Şeker hastalığını tedavi edemez ama kan şekerini düşürebilir. Mukozanın kan dolaşımını uyarır. Grip, nezle, gırtlak iltihabı ve öksürüğü önleyici olarak kullanılabilir. Soğuk algınlığında çocuklara, ince kıyılıp ezilerek balla karıştırılan soğan yedirilmelidir. Öksürük ve hatta boğmacada soğan şurubu çok rahatlatıcıdır.” Bununla yanısıra bizim mutfak kültürümüzde soğanın önemi ve kullanımı tartışma götürmez bir ezici üstünlüğe sahip. Hemen hemen her yemekte temel malzeme olarak kullanılır. Ben bu kez dolmasını denemek istedim. Biraz uyduruk oldu aslında ama lezzeti yerindeydi doğrusu. Ben daha sıklıkla yapmaya karar verdim.
Malzemeler:
150 gr. Kıyma
1 çay bardağı pirinç (ayıklanıp yıkanmış)
2 adet kuru soğan (incecik kıyılmış)
yarım demet maydanoz
yarım demet dereotu
1 çay kaşığı tuz
1 çay kaşığı karabiber
1 çay kaşığı kırmızı biber
1 yemek kaşığı domates salçası
yarım çay bardağı su (iç malzeme için)
yarım çay bardağı sıvıyağ
1 su bardağı sıcak su+yarım yemek kaşığı domates salçası (üzerine dökmek için)
Yaklaşık 15 adet orta boy kuru soğan
Yapılışı:
Bütün malzemeler karıştırılır. Elde yoğurulur. Orta boy soğanların kabukları soyulduktan sonra ortaları bir kabak oyacağı yardımı ile oyulur. Alt kısımının delinmemesine dikkat etmek gerekiyor. Hazırlanmış olan iç malzemesi soğanların iç kısımlarına doldurulur. Kapak olarak ben biber parçaları kullandım ama domates kullanılabilir. Tencereye dizilip üzerine 1 su bardağı kadar salçalı su eklenip kısık ateşte pişirilir.

Thursday, June 01, 2006

MAHLEPLİ KAŞARLI POĞAÇA-TURŞU KAVURMASI SALATASI VE MERCİMEKLİ BANYO BÖREĞİ ÜÇLEMESİ




Birkaç gün önce iki arkadaşım arayıp çaya geleceklerini haber verdiklerinde hazırladım bu menüyü. Poğaçalarımı değişik bir tarifle biraz daha farklı yapmak istedim ve doğaçlama çıktı bu poğaçalar. Ben artık poğaça yaptığımda daha sık bu şekilde yapmaya karar verdim. Denerseniz bana hak verirsiniz.Lezzetine kefilim. tarifi burada. Turşu kavurması da benim Karadeniz'e taşınmadan önce hiç tanımadığım bir çeşitti. Ancak tanıştığıma ve yapmaya başladığıma seviniyorum. Özellikle salata ağırlıklı menüler tercih ediyorsanız değişik bir alternatif olabilir diye düşünüyorum. Hafif ekşili bir salata. Misafirleriniz tarifini isteyecekler :) Tarifi burada.Böreğe gelince: yumuşacık ve çok lezzetliydi. Banyolu börek denilebilir aslında ama banyo süresi biraz daha uzun. Yiyenler gerçekten çok beğendi. Tarifine buradan ulaşabilirsiniz. Ben ayrıca tatlı olarak bisküvili verev pasta da yaptım. Fakat teleştan dolapta unuttum. Misafirlerim gelince çıkarmak aklıma geldi ve fotograflayamadım.